Niçin Yaşarız?

söylemiş bulundum

Kadim Sohbetler Hareketi
2 min readDec 3, 2021

Her birimizin çok ciddi (!) sebepleri vardır yaşamak için. Kısaca; bazılarımız yer yurt edinmek için yaşar, bazıları çoluk çocuk için, bazılarımız gülüp eğlenmek ve hepimiz ölmek için…

Mesela, ‘‘Gelme, bu defa çok geç oldu’’ diyen beklemek için yaşar, Tövbe etmesi için götürüldüğü Harem’de Kabe kapısına tutunup ‘‘Yani ki çok belalara kıl müptela beni’’ diyen de derdi için…

Kimisi gezmek için yaşar da ‘‘Seyahat yâ Resulallah’’ diye bahane üretir, kimisi cebi için yaşar da ‘‘İnşaat yâ Resulallah’’ diye göğü inletir.

Bazıları değişen şartların ve teknolojinin çok sıkı takipçisidir. Bilumum dijital medya platformlarındaki gönderilerin altına yorum yapmak için yaşarlar. Zira şartlar değiştiği için oralar birer modern kahvehane işlevi görmektedir. Bunlara kızan bazıları entelektüel faaliyetler yapmak için yaşadığını söylerler. Bilimsel saydıkları şeyleri put edinmek onların en sevdiği hobisi ve en büyük uğraşlarıdır.

Put demişken, birisi: ‘‘İbrahim! Gönlümü put sanıp da kıran kim?’’ diye sormak için yaşamıştır. Sorunun bir cevabı var mıdır yoksa cevap zaten malum mudur bilinmez ama şu gerçek hiçbir zaman değişmez: İbrahim put kırmak için yaşamıştır.

Sevdiklerimizin cenazesine katılmak için yaşarız, hayatın gailelerinden habersiz… Bunlar da o törene katılamadıklarında niçin yaşadığını sorgulamak için yaşayanlardır.

Bir de kavuşmak için yaşayanlar vardır. Sevgili dost da bunlardan biri. Ajandasına Basra’dan dönüş günü olan İki Şubat tarihine aşağıdaki şiiri yazmış. Uğurlar ola…

Via: Barbaros Agah Acarsoy

‘‘Seni suçluyorum!

Bu yokluğun nicedir?

Seni suçluyorum,

Mesafeni açıyorsun ey yakında olan!

Merak ediyorum;

Kaç kere bilerek seni unutuyormuş gibi yaptığımı..!

Ve unuttum dediğimi… yalan söylüyorum.

Uyku umurumda değil… bunaltıyorlar.

Yakınlığın ve buluşacağımız yer bana yete-cekle-r.’’

Buluşacağımız günün sayfasına şu dizeleri not ediyorum:

كلما آنست صوتاً أو خيالاً قلتُ جاء’’

ثم لا يأتي فيُضنيني حنيني للبُكاء

يا حبيباً صارتِ الذِكرى بديلاً عن رُؤاه

‘‘. كيفَ يحيى لا يراني كيف أحيا لا أراه

Ne zaman bir ses işitsem yahut bir hayal görsem, o geldi diyorum,

bakıyorum gelmemiş, ağlamaya duyduğum özlem beni zayıf düşürüyor.

Ah dostum… hatırası onu görmenin yerine geçmiş,

o beni görmeden nasıl yaşıyor, ben onu görmeden nasıl yaşayayım.

--

--

No responses yet